Çanakkale'de Kaybolan Alay

guclusat

Tanınmış Üye
Süper Moderatör
10 Ağustos 1915 Çanakkale...Güneşin göz kamaştıran parlaklığı,topların tükenmek bilmeyen gürlemelerine karışıyor...Gelibolu savaşının son dönemi,cehennemi Çanakkale'ye taşımış...Siperler fırın gibi...Savaş kokusu ile dolu sıcak bir rüzgar.Ovada eserken ,ince bir toz tabakasını da birlikte havaya kaldırıyor.Yiyeceklerin,siperlerin,ölü ve yaralıların üzerine bulutlar halinde çöken iri yeşil sinekler ,dizanteriye yakalanan İngiliz askerlerini perişan ediyor...

İngiliz askeri tarihinin en büyük yenilgilerinden birine adım adım yaklaşıyor.


İngiliz komutan Sir Lan Hamilton ,korkunç bir yenilgiye uğrayacaklarını sezmiş,savaşı kazanmanın tek şansını ,taze kuvvetlerle birlikte yapılacak büyük bir saldırıda görmüştü.


Kraliyet Nortfolk Alayı taze kuvvetlerin bir parçası olarak 29 temmuz 1915 de İngiltere'de gemilere bindirildiler.Savaş tecrübeleri yoktu.Ordu mensuplarınca tatil gecesi askerleri diye anılan savunma birliklerine bağlıydılar.Nortfolk alayı,savaş hattı gerisinde iklime alışmak için bekletilmeden 10 Ağustos günü Suvla Koyu'nda unutulmaz bir macera yaşamak hayali yerine cehennemi andıran bir kabusla karşılaştı.


Sahile yakın bir yerdeki tuz gölü ,kavurucu yaz sıcağının etkisi ile kurumuş ve güneşin parlaklığını ve ısısını ayna gibi Norfok alayı'nın üzerine yansıtıyordu.Kuzeydeki Kireçtepe ,iki yanında Kavaktepe ve Tekketepe, güneyindeki Sarıbayır arasından kalan Suvla düzlüğü ,dev bir arenayı andırıyordu. İngiltere'nin Dereham kasabasında toplanan Norfolk Alayı 4.ve5.taburları ,anayurtlarından uzak bu topraklarda kendilerinden önce gelenlere mezar olan bölgede şaşkına döndüler.Savaşta herşey olabilirdi ama,Norfolklular ,savaşın dışında başlarına gelecek olayı asla düşünemezdi.


Sir Hamilton,Tekke ve Kavaktepelerine bir gece karanlığında ani ve hızlı bir saldırı yapmayı planlamıştı.Bu iş için 12 Ağustos gecesi 54.Tümen ilerlemeye başladı.İçlerinde Nortfolklular'ın tugayı da bulunuyordu.Tepelerin yamacına kadar gelecekler ve şafak sökerken saldırmak üzere hazırlanacaklardı.Fakat Anafarta Ovası denilen yerde,Türk askerinin pusuya yattığı sanılıyordu.Bu yüzden Norfolklular'ın bir Tümeni önde giderek yolu açsın diye 12 Ağustos öğleden sonra harekete geçti.


Bu öncü tümenin ilerleyişi tam bir bozgunla sonuçlanmıştı.Gelibolu Savaşında İngilizlerin gösterdiği şaşkınlık ve beceriksizliğin tipik bir örneğini verdiler.Öğleden sonra saat 4 te topçu desteği ,başlayacaktı.Ama 45 dakikalık bir gecikme oldu.Haberleşme hatası yüzünden gecikmeyi öğrenemeyen topçu desteği gereksiz yere,saatinden önce başladı ve boşuna ateş gücünü harcadı.


Savaş alanı hiç incelenmemişti.İngiliz komutanların,arazi hakkında bilgileri yoktu,hedefleri hakkında tam bir karara varamamışlardı.Haritaların çoğu son anda çalakalem çizilmişti ve yarımadanın diğer tarafını gösteriyordu.Türk kuvvetlerinin gücünden de habersizdiler.


4.Nortfolk Taburu ,geride olmak üzere,163.tümen ,gün ışığında çıplak ovayı geçmeye çalışmanın bariz bir hata olduğunu anladığında ancak 900 m.kadar ilerleyebilmişti.Türklerin direnci.İngilizlerin tahmininden çok daha büyüktü.İngiliz tümeninin büyük bir kısmı makineli tüfek ateşi altında kaldığı için olduğu yerde çakılmıştı.Ancak sağ tarafta yer alan 5.Nortfolk taburu daha az bir mukavemetle karşılaştığından ilerlemeye devam etti.


İşte tam bu sırada 22 kişilik bir Yeni Zelanda sahra birliğinin gözleri önünde Norfolk alayı'nın 4.taburuna bağlı çok sayıda asker,karşılarında ki tepeye doğru yürümeye başladılar.


Tepenin üzeri ekmek somunu şeklinde beyaz bir bulutla kaplıydı.İngiliz askerleri ,yavaş yavaş tepeye yaklaştılar ve bulutun içinde kayboldular.Son asker de bulutun içine girdikten sonra ,beyaz bulut yavaşça havalandı ve rüzgarın aksi yönüne doğru hareket etti...


Kumandan Hamilton İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener'e gönderdiği telgrafta ,olayı şöyle anlatıyordu.


"Savaş sırasında 163.tümen her bakımdan üstün olduğu bir anda,çok garip bir olay meydana geldi.Türklerin zayıflamakta olan kuvvetlerine karşı ,Albay Sir H.Beauchamp,cesur ve kendinden emin bir kumandan olarak büyük bir gayretle hızla ilerledi ve savaşın en güzel kısmı böyle başladı.Mücadele daha kızışmış ve iyice karışmıştı.


Bu sırada askerlerin çoğu yaralı ve susuzluktan perişan bir haldeydiler.Bunlar kampa ancak gece vakti geri dönebildiler.Fakat,albay,16 subayı ve 250 askeri ile önüne düşmanı katmış ,hızla ilerlemesine devam ediyordu...Daha sonra bunlardan hiçbir haber alınamadı.Ormanlık bölgeye hücum ettikten sonra gözden kayboldular ve sesleri de duyulmadı.İçlerinden hiçbiri geri dönmedi."


267 kişi hiçbir iz bırakmadan kaybolup gitmişti.O gün öğleden sonra başlayan ilerleyişin başarısızlıkla sonuçlanması ,Sir Lan Hamilton'un savaşı kendi lehine döndürme ümidini de yok etmişti.Böylece 1915 yılı sonunda Müttefik kuvvetler,geri çekilerek,büyük bir yenilgiye uğradılar.Gelibolu Savaşı,Sekizbuçuk ay sürmüştü ve 46.000 askerin ölümüyle sonuçlandı.O zamanın savaşları için korkunç bir rakamdı bu.1926 da İngiliz hükümeti ,savaşın kaybedilme nedenlerini araştırmak üzere resmi bir kurulu görevlendirdi.


Gelibolu Kurulu'nun son raporu adı altında baştan aşağı sansür denetiminden geçmiş bir rapor,önce 1917 de ve daha sonra da 1919 da yayınlandı.Raporun aslı ,1965 yılına kadar ortaya çıkarılmadı.1918 sonunda,İngilizler Gelibolu'ya sanki galip gelmişçesine geri döndüler.İşgal Kuvvetleri'nin bir askeri,savaş alanında gezinirken Kraliyet Norfolk Alayı'na ait bir rozeti buldu.Çevrede yaptığı soruşturma sonunda ,bir Türk çiftçisinin kendi arazisinde bulduğu bir sürü cesedi,yakında bir dereye attığını öğrendi.23 Eylül 1919 günü ,cesetleri çıkarmak gibi,zevksiz bir işin ardından ,mezar kayıt birliğine başkanlık eden bir subay şu açıklamayı yapıyordu.:


"Kayıp Norfolk Birliği'ni bulduk.Toplam olarak 180 ceset.bunların 122 si Norfolk'tan,bir kısmı da diğerlerinden.Yalnız iki erin kimliğini öğrenebildik.Cesetler 3 km2 lik bir alana yayılmıştı.Bulundukları yer Türk Cephesi'nin 750 m.gerisindeydi.Çoğu anlaşıldığına göre ,bir çiftlikte öldürülmüş,bütün bunlar,başında düşündüğümüzün doğruluğunu gösteriyor.Herhalde fazla ilerleyemediler ve teker teker temizlenip gittiler.Yalnız çiftlik evine ulaşanlar kurtulmuş olabilir.


Kayıp 267 Norfolklu'dan 122 sinin ceseti bulunabildi.Geri kalan 145 kişinin ne cesedi bulundu ne de kendilerinden bir daha haber alınabildi.Yeni Zelandalı askerlerin anlattığı rüzgarın kendi yönünde giden beyaz bulut,kendi esrarını da birlikte götürmüştü.


Çanakkale Savaşı 8,5 ay sürdü.Bu süre zarfında Boğaz'ın iki yanı,tam bir cehennem olmuştu.Bu savaşta hayatta kalanlar,yaşadıklarını hiç bir zaman unutmadılar.Hatıralarını gelecek kuşaklara anlattılar.Fakat tek bir insan ancak kendi çevresinde olanları görebilirdi.Halbuki savaş çok geniş bir alana yayılmıştı.Ölen askerlerin cesetleri çürüyüp gitmesine karşın denizdeki gemilerin enkazı hala duruyor.


Savaşın tarihi yazıldı.Ölenlerin ,yaralıların kaybolanların sayısı tesbit adildi.Fakat bir tek şey unutulmadı,o da Norfolk alayı'nın akıbeti.Bu askerler normal yolla ölmüş olsalardı bu kadar dikkat çekmez unutulurdu.Fakat tam aksi unutulmadı ve bir çok araştırmaya konu ve yazılan kitaba konu oldu.
 
Çanakkale Muharebeleri ile ilgilenenlerin kaçınılmaz bir şekilde (kıyısından köşesinden de olsa) ilgilenecekleri konu Norfolk Taburu'dur. Çanakkale Muharebe alanlarını ziyaret edenlerin en çok merak ettikleri rehberlerimizin de anlatmaktan en çok memnun oldukları konunun bu olduğu da kesindir.

Her ne kadar 4. ve 5. şeklinde numaralandırılmış iki tabursa da asıl kastedilen 5. Norfolk'tur tabii ki... Aslına bakarsanız karada yaklaşık 8 ay süren ve Britanya İmparatorluğu'na her açıdan pahalıya mâl olan Gelibolu Harekatı'nda yok olma noktasına gelmiş tek İngiliz taburu Norfolk 1/5 değildi elbette. Örneğin İrlandalı askerlerden oluşan Royal Dublin Fusiliers ve Royal Munster Fusiliers taburları 25 Nisan 1915 çıkarmasında o kadar ağır kayıp vermişlerdi ki daha sonraki günlerde geçici bir süreliğine de olsa birleştirilmişlerdi. Yine Kraliyet Deniz Tümeni'nin birliklerinden biri olan Colingwood Taburu da 3. Kirte Muharebesi'nin en kritik anlarında ateş sahasına sürülmüş mevcudunun büyük bir bölümü Türk makineli tüfek ateşi karşısında erimişti.

Ortaokul çağlarımdan hatırladığım ürkütücü reklamlarıyla dikkati çeken Bilinmeyen Dergisi'nin bir sayısının kapak konusuydu Norfolk. UFO araştırmaları üzerine yoğunlaşmış derginin ilgili sayısında Gelibolu'da kaybolan 250 kişilik İngiliz birliğinin aslında bir bulut tarafından alınıp götürüldüğü anlatılıyordu. Üstelik üç Anzak veteranı bu olayı gözleriyle görmüştü! Yabancılar görmüşse bize de sorgulamak düşmezdi tabii ki! Yalan söyleyecek halleri yoktu ya? Üstelik de noterle ifadelerini tasdiklemişlerdi. Yakın zamanda okuduğum Çanakkale Muharebeleriyle ilgili bir çok kitapta benzer bilgiler tekrarlanıyordu -ki hâlâ daha tekrarlanıyor-.

5. Norfolk Taburu'nun bu kadar ünlü olmasında Gelibolu Harekâtı'ndaki başarısız yönetimi nedeniyle daha önce görevden alınan eski Başkomutan General Hamilton'un 6 Ocak 1916 tarihinde İngiliz kamuoyuna açıklanan raporunun rolü büyük. Hamilton raporunun 12 Ağustos 1915'de Suvla'da Küçük Anafartalar Ovası'nda yapılan harekâtı anlattığı bölümünde Norfolk 1/5 Taburu'nun da bağlı bulunduğu 163. Tugay'ın o gün öğleden sonra harekete geçtiğini yazmış ve devam etmişti:

"Düşmanın şiddetli karşı koymasına rağmen Küçük Anafarta köyü civarında en zor ve çok problemli bir arazide kendisini yerleştirebildi. Çatışmalar esnasında 163. Tugay'a büyük bir şöhret kazandıran gizemli bir olay gerçekleşti. Savaş sahasının sağında bulunan 1/5 Norfolk Taburu öyle bir an geldi ki kendini tugayın diğer kısmından da az mukavemet eden bir bölgede buldu. Düşmanın sebat göstermeyen kuvveti karşısında cesur ve özgüveni çok olan Albay Sir Beauchamp düşmanı pek ciddi ve şiddetli bir sürede tazyik ederek taburun en seçkin askerleri tarafından takip edildi. Çatışmalar gittikçe şiddetlendi ve arazi de gittikçe orman ve sarp bir şekle dönüşmeye başladı. Savaşın bu aşamasında birçok asker yaralandı ve susuzluğun da etkisiyle bitkin düştüler. Bunlar gece karargâha dönebilmek için yol buldular. Fakat 16 subayla Albay ve 240 asker düşmanı sıkıştırmaktan ve sürmekten geri kalmadılar. Bu cesur ve kahraman askerler arasında Kraliyet Sandringham Malikânesi'nden askere yazılmış bir bölük asker de vardı. O zamandan beri bunların akıbetinden hiçbir haber alınamadı. Bunlar ormanlığa daldılar ve kaybolup gittiler. Bunlardan hiçbiri bir daha geriye dönmedi. Gece kaybolup gittiler.."1

Dünyanın neresinde olursa olsun içerisinde "gizemli" "hiçbiri geriye dönmedi" ya da "kaybolup gittiler" gibi ifadeler içeren askerî bir rapor üzerinde her türlü spekülasyona açık bir rapordur. Hele hele bu raporda adı geçen kaybolduğu belirtilen birlik dönemin kralı V. George'un da bizzat tanıdığı Kraliyet Sandringham Malikanesi'nde çalışanlarından oluşuyorsa basının (çarpıcı başlıklar atarak) yakından ilgisi de doğaldır.

İngiltere'de 4 Ağustos 1914'te seferberlik ilanının hemen sonrasında 5. Norfolk Taburu kurulmuş 17 Ağustos 1914'te Colchester'de Doğu Anglian Tümeni'ne bağlı bir tugayı diğer 3 taburla birlikte oluşturmak üzere toplanmışlardı (diğer taburlar 4. Norfolk 4. Suffolk ve 5. Suffolk). Taburun başına daha önce Sudan ve Güney Afrika'da görev yapmış 1906 yılında ordudan emekli olmuş ancak 1. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla tekrar çağırılmış Albay Sir H. G. P. Beauchamp atanmıştı. Bu atamanın ne derece doğru bir atama olduğu tartışılır. Bazı İngiliz tarihçiler Beauchamp'un daha önceki askerlik hayatında süvari olarak sürdürdüğü kariyerinin hiç piyade birliği yönetmemiş olmasının personeline karşı agresif ve sinirli kişiliğinin 12 Ağustos 1915'teki harekâtın başarısız olmasının en önemli nedeni olduğunu belirtirler.

Kitchener'in Yeni Ordusu olarak anılan tümenlerin yeniden numaralandırması sistemiyle Doğu Anglian Tümeni 54. Tümen'e dönüşmüş bu tümenin 5. Norfolk Taburu'nun da bağlı olduğu tugay ise 163. Tugay olarak adlandırılmıştı.

5. Norfolk Taburu'nda başta da belirttiğimiz gibi Kraliyet Sandringram Malikanesi'nde çalışan kraliyet ailesinin yakından tanıdığı personel de bulunuyordu. Bazı yabancı ve yerli kaynaklarda bu personelin C Bölüğünü oluşturduğu yazılsa da bu doğru değildi. Başlangıçta 8 bölük olarak düzenlenen tabur daha sonrasında 4 bölük olarak düzenlenmiş C Bölüğünün bir kısmını da Sandringham Malikanesi'nde çalışan bahçıvan aşçı uşak gibi çalışanlardan oluşmuştu. Bölüğe ise kralın yakın arkadaşı Yüzbaşı Frank Beck komuta ediyordu. (Dolayısıyla bazı yerli ve yabancı yazarlar tarafından yanlış olarak yazıldığı gibi; Sandringham Alayı Sandringham Taburu hatta Sandringham Bölüğünden bile söz edilemezdi.)

Yorucu yoğun bir eğitimin ardından 163. Tugay artık Gelibolu'ya gitmeye hazırdı. 29 Temmuz'da Tugay birliklerini taşıyan Aquitania Transatlantiği Liverpool'dan Gelibolu'ya gitmek üzere ayrıldı.

Gelibolu Harekâtı'nın bir türlü sonuçlandırılamaması İngiliz Hükümeti'ni daha fazla takviye göndermeye zorlamıştı. Hamilton ve kurmayları da yeni gelen takviye tümenleri 6 Ağustos 1915'de Anafartalar ve Sarıbayır sırtlarını da kapsayan Kocaçimentepe'yi ve Anafartalar Ovası'nı geçerek Akbaş Liman'ından Çanakkale Boğazı'na inmeyi amaçlayan topyekûn saldırıda kullanmayı planlamaktaydı. General Hamilton savaşın başından beri istediği takviyelere birbiri ardına kavuşacak hatta 6 Ağustos'tan sonra da takviye gelmeye devam edecektir.

Gelibolu harekâtı kişisel başarı ya da başarısızlıkların bir savaşın kaderini nasıl dramatik bir şekilde etkileyebileceğinin sayısız örnekleriyle doludur. İngiliz tarihçileri; Başkomutan General Ian Hamilton'un Stopford'a müdahalede geç kaldığı 9. Kolordu'nun daha süratli davranmasında gerekli inisiyatifi gösteremediği konusunda hemfikirdirler. Anafartalar Ovası'na hâkim Tekketepe ve Kavaktepe'yi İngilizlerden önce tutmayı başaran Osmanlı kuvvetleri 9 Ağustos 1915'te de Kurmay Albay Mustafa Kemal Bey komutasında 1. Anafartalar Zaferi'ni kazanmıştı.

Fırsatın kaçırıldığını görmekle birlikte Hamilton takviye olarak gelen 53. Tümeni de hemen taarruz ettirmesi konusunda Stopford'u uyarmıştı. Karaya yeni çıkmış acemi birliklerle yapılan harekât tam bir fiyaskoydu. Kendisine büyük ümitler bağlanan General F. S. Ingefeld komutasındaki 54. Tümen 10. Ağustos'ta öğleden sonra karaya çıkmaya başladı. Bir İngiliz tarihçinin ifadesiyle; "53. Tümen 10 Ağustos'ta Anafartalar'da çarpışıp ölürken 54. Tümen karaya çıkıyordu". General Hamilton Tekketepe'yi ele geçirmek için kullanacağı bu tümenin kesinlikle kendi emri olmadan kullanılmaması yönünde talimat vermişti. Hamilton bu yeni tümenin Tekketepe'ye yapılacak bir saldırıda sağındaki 11. solundaki 10. Tümen'in de saldırıya yardımcı olacağını düşünmüştü. Bu tümen Anafartalar Ovası'na yayılmış şaşkın 9. Kolordu için elde kalan son ihtiyattı.

Ne yazık ki tümenin askerleri beklentileri karşılayamayacak kadar tecrübesizdiler. General Stopford'un emriyle (genel karargâhın aksi yöndeki emrine rağmen) tümen Karakoldağı ile Kükürtlüpınar arasındaki açıklığı kapatmak için kullanıldı. Yeni karaya çıkmış birlikler yollarını şaşırıp bölgeyi bulmakta zorlanınca uykusuzluk ve yorgunluk had safhaya ulaşmıştı. Anafartalara çıkan her birliğin kaderi hep aynı noktada kesişmektedir.

4. ve 5. Norfolk Taburlarının da bulunduğu 163. Tugay da Kireçtepe'yi tutan 10. Tümen'in sağ yanına konuşlanmıştı. Araziyi iyi tanımayan yeterli keşif yapmayan taburların yerleşmesi de sorun olmuştu. Cephe hattında bulunan taburlardan 10. Tümen sınırındaki 5. Suffolk Taburu 5. Norfolk Taburu'ndan neredeyse 300 metre kadar gerideydi. 1/8 Hampshire Taburu ortada 4. Norfolk Taburu ise Suffolkların gerisinde ihtiyattaydı.

Hamilton Tekketepe'nin alınması konusunda ısrarcı olsa da General Stopford aynı görüşte değildi: "Askerler savaşma ruhuna artık sahip değil" demişti telsiz mesajında.

"Ağır bombardıman ve tüfek ateşi karşısında ilerleyemiyorlar. Hücum için atılganlık göstermedikleri gibi en basit bir düşman saldırısından sonra da tersyüz dönüp uzun süre ricat ediyorlar. Askerlerin çoğu da sağda solda gizleniyor!"2

Hamilton'un biran önce taarruz konusundaki ısrarları sonuç vermemişti. Harekât konusunda isteksiz olan General Stopford ağaçlara saklanmış Türk keskin nişancılarının 54. Tümen'in geriyle olan bağlantısını kesebileceğini bile bahane olarak ileri sürmüş sonuçta ANZAK'tan keskin nişancı getirilmesi kararlaştırılmıştı. Sonunda 13 Ağustos taarruz tarihi olarak belirlendi.

9. Kolordu karargâhında bir gün sonra yapılacak harekâtın daha başarılı olabilmesi için bir tugaylık bir kuvvetin bir gün öncesinden tepe yamaçlarına doğru ilerlemesi kararlaştırıldı. Böylelikle ağaçlara ve çalılıklara yerleşmiş keskin nişancılar temizlenecek 13 Ağustos sabahı yapılacak 54. Tümen'in başını çekeceği 10. ve 11. Tümenlerin destekleyeceği harekât daha kolaylaşacaktı.3

54. Tümen'in General Brunker komutasındaki 163. Tugayı bu iş için görevlendirilmişti. Hedefi Sülecik-Kükürtlüpınar mevkiinden geçerek Türk 36. Alay'ın 1. Taburu ile 36. Alay'ın sağ yanındaki mevzilerdi.

Norfolk taburunun saldırısı

Saldırıdan önce tüm birliklerin aynı hatta gelmesi istenmişse de bu yapılmamıştır. Oysa 10 Ağustos tarihinde cepheye yerleştikleri 12 Ağustos öğleden sonra harekâtın başladığı düşünülürse yeterince süre vardı. 5. Norfolk Taburu'nun 12 Ağustos saldırısında ağır kayıp vermesinin en önemli nedenlerinden birisi de bütün birliklerden daha önde olmasıdır hiç kuşkusuz.

12 Ağustos 163. Tugay birlikleri için; yanlış anlamalarla hatalı emirlerle dolu kâbus gibi bir gün olacaktı. Öğlen sahildeki tümen karargâhında toplanan kurmay subaylar bir açıdan sniper (keskin nişancı) temizleme harekâtı olacak saldırının öğleden sonra saat 16.00'da başlamasına karar verdiler. Ön hatta bulunan en yüksek rütbeli konumunda bulunan Albay Beauchamp'a telefonla karar bildirildi ve diğer taburlara da iletmesi istendi.

Ancak Tugay kurmaylarından Binbaşı Bridgwater saat 15.30 sıralarında cephe hattına emirlerin alınıp alınmadığını kontrol için geldiğinde Suffolk ve Hampshire taburlarının hiçbir şeyden haberleri olmadığını şaşkınlıkla öğrenmişti.

Sonunda saat 16.40 sıralarında ilerleme emri verildi. Hedef Tekketepe ve Kavaktepe yamaçlarındaki (keskin nişancılardan da zengin olduğu düşünülen) bölgedir. (Kükürtlüpınar mevkiinin 1 mil kadar doğusu)

Bir İngiliz askeri; "12 Ağustos tarihi çok uygun düşmüştü. Çünkü bu tarih ördek avının başlangıcıdır ve ördekler de bizlerdik" diye yazmıştı günlüğüne.7

Saldırının yapılacağı bölge Kaymakam (Yarbay) Münip (Özsoy) komutasındaki 36. Alay'ın 1. Taburu ile 35. Alay'ın 3. Taburları tarafından tutuluyordu.

Ancak en sağdaki Norfolk Taburu'nun en soldaki Suffolk Taburu'yla aynı hizaya gelmesi gerekiyordu. Makineli tüfek ateşi yağmurunun başladığı hareket emrinin verildiği bu dehşet saatlerinde artık bunu yapmak için çok geçti. Hızla ileri fırlayan Norfolk Taburu askerlerinin sağ ve sol yanları korumasız kalmıştı.

En önde gidenlerden biri de C Bölüğüydü. Yoğun makineli tüfek ve şarapnel ateşi altında bölükler askerler subaylar birbirleriyle olan irtibatlarını kaybettiler. C Bölüğünden er John Dye Yüzbaşı Beck'i en son bir ağacın altında başı önüne düşmüş halde gördüğünü söyleyecekti. Dönemin İngiliz Kralı V. George'un da yakın tanıdığı olan Yüzbaşı Frank Beck'i bir daha kimse görmedi.

Osmanlı tarafı başlangıçta bombardıman yapılmasıyla bir taarruzun yakınlaştığını sezmişti. 36. Alay Komutanı Münip Bey iki taburundan birisini cepheye yerleştirmiş diğerini de geride ve ihtiyatta bulundurmaktaydı. İzzettin Çalışlar'ın ifadesiyle; "saatlerce bizim yiğitler bu bombardıman altında ıslatılmıştı". Taarruzun Türk kaynaklarına göre başlama saati 16.50'dir. (İngilizlerin taarruz emrinin başlangıçta 16.00 olduğu düşünülürse bir hayli oyalandıkları anlaşılıyor.)

İngilizler ilk anda yaklaşık 900-1000 metre kadar ilerlemişti. Fakat bu müddet esnasında bir hayli zayiat verdiler. En fazla ilerleyen Norfolk Taburu'dur.

Harekâtta Türklere esir düşen 5. Norfolk Taburu'ndan Üsteğmen William George Stewart Fawkes de o gün birliğinin başına gelenleri tüm ayrıntısıyla anlattı:

"12 Ağustos 1915'de Anafartalarda Karakol Dağı eteğinde bütün tugayımız avcıya yayılmış olduğu hâlde albayımız gelerek saat tam dörtte ilerlememizi emretti. Fakat hedefimizin ne olduğunu söylemedi. Komutam altında bulunan takım ile ilerledim. Türk ateşi o kadar yoğundu ki beraberimde bulunanlar tamamen mahvolup öldürüldüler. Çavuş ile ben kaldım İlerlememizi söyledim. 100 yarda kadar daha ilerledik. Çavuş vuruldu ve düştü. Ben yine aldırmayarak yalnız başıma yürüdüm. 30 yarda yürüdükten sonra ben de vuruldum. Çok kan kaybettiğimden kendimi güçlükle topladım. Ayakta yürümeye uğraştım. Bilmem ne kadar bir mesafe yürümüşüm. Düşüp kaldım. Kendime geldiğim zaman semâda yıldızlar parlıyor. Yine kendimden geçmişim. Tekrar kendime geldiğim zaman zaptetmeye uğraştığım Türk siperinin içinde ve etrafımda şefkatli ve merhametli görünüşlü Türk evlâdlarını gördüm. Bana su ve yiyecek verdiler ve omuzlarında taşıyarak sargıyerine götürdüler. Bu âlicenap muameleye ve bundan buraya gelinceye kadar gördüğüm insanî muameleye hakikaten teşekkür borçluyum. Bunu burada söylediğim gibi vatanıma dönmek nasip olursa orada da çekinmeden söyleyeceğimi namusumla temin ederim."8

Osmanlı Kuvvetlerine esir düşen 5. Norfolk Taburu'ndan 16 yaşındaki Er George Harwell 23 Ağustos 1915'de yaralarından dolayı öldü. Ölümü Harbiye ve Hariciye Nezâreti arasındaki yazışmalar sonrasında İngiliz Harbiye Nezareti'ne bildirildi.9


Bâb‑ı Âlî

Hariciye Nezâreti

Umûr‑ı Siyasiye Müdüriyet‑i Umumiyesi

Kayıd Numarası: 998‑999

Özet: İngiliz esirlerine ait haber kağıtları

Harbiye Nezâreti'ne

Çanakkale savaş alanında yaralı olarak esir edilip 3. Kolordu Kuzey Grubu Ağır Yaralı Hastanesi'nde tedavi altındayken vefat eden Avustralyalı Frederick Pret oğlu Charles Pret'e ve 23 Ağustos sene 1915 tarihinde Anafarta'da vefat eden 5. Norfolk Alayı'nın 1. Taburu'nun 2. Bölüğü erlerinden Hatwill'e ait olan ve İngiltere Harbiye Nezâreti'ne gönderilmek üzere Muamelât‑ı Zâtiye Müdüriyeti İstihbarât Kalemi ifadesiyle gelen 10 Ekim 1915 tarihli ve 1536 ve 1579 numaralı yazınızla gönderilen iki adet ihbarnâme; 14 Ekim 1915 tarihli ve 1857 numaralı yazının içeriğine uygun olarak düzenlenip tamamlanmak üzere iade edildi efendim.

16 Ekim 1915

Harwell Haydarpaşa'daki İngiliz Mezarlığı'nda yatmaktadır. ( Haydarpaşa’daki İngiliz Mezarlığı ile ilgili makale daha önce sitemizde yayımlanmıştı.)

Her ne kadar başlangıçta kayıp sayısı 16 subay 250 kişi dense de aradan geçen zaman içerisinde yaralıların iyileşmesi az sayıda esir düşenlerden haber alınmasıyla 12 Ağustos harekâtında Norfolk Taburu'ndan ölenlerin sayısı 14 subay 142 erdir.10 Bunların da sadece 1 subay ve 16 eri Sandringham Malikanesi çalışanlarıdır. Yani bırakın taburu ya da bölüğü bir takım bile değil!

Savaşın bitiminden birkaç yıl sonra 1919 yılı baharında İngiliz Mezarlıklar Komitesi'nden bir heyet Anafartalar Ovası'na geldi. 12 Ağustos harekâtının olduğu bölgede 163. Tugay'a mensup 180 askerin cesedini asıl çatışmaların yaşandığı çiftliğin etrafında buldu. Bunlardan sadece ikisinin kimliklerini teşhis edebildi. Bu askerlerden 122'si Norfolk Taburu'na geri kalanlar Hampshire Suffolk ve 2/4 Cheshires Taburu'na aittiler.11

Bir hurafenin ortaya çıkışı

1965 yılında bir Yeni Zelanda UFO dergisinde 3 ANZAK veteranının ifadeleri yayınlandı. (O yıllar UFO haberlerinin doruğa çıktığı yıllardı.)

"12 Ağustos 1915'te gün ağarırken gökyüzünde bulut yoktu. 60 Tepe'nin üzerinde altı ya da sekiz ekmek somunu biçiminde bulut yayılmış duruyordu. Bulut kümesinin tam altında toprağın üzerinde bir bulut daha vardı. Yaklaşık 250 metre uzunluğunda 60 metre eninde ve 65 metre yüksekliğindeydi. Bu bulut oldukça yoğundu. Yapısı katı madde gibiydi ve İngilizlerin bulunduğu savaş yerine 900-1100 metre uzaklıktaydı.

Bütün bunları Yeni Zelanda kıtasının Sahra Birliği'ne bağlı 3. Bölükteki 22 asker gördü. Aralarında biz de vardık. Bulunduğumuz yer 60 Tepe'ye göre 90 metre daha yüksekte olduğu için üstten görebiliyorduk. Bir bulut Kayacıkdere denilen kuru bir dere yatağına doğru ilerlediğinde onun daha önce durduğu zemini bütünüyle görebildik. Bulut diğerleri gibi açık gri renkteydi. 4. İngiliz Norfolk Taburu bu buluta doğru ilerledi. İçine girdi. Ancak sonra diğer tarafından çıkan kimse olmadı. Hepsi içine girip görünmez olunca bulut yavaş yavaş yükseldi. Diğer bulutlarla aynı hizaya gelince hepsi birden kuzeye doğru uzaklaşmaya başladılar. Trakya yönüne doğru gözden kayboldular. Aşağıda imzası olan bizler anlattığımız bu olayın kelimesi kelimesine doğru olduğunu beyan ederiz."

4/165 künyeli F. Reichardt 13/416 künyeli R. Nevnes ve er J. L. Newman12

Bazı yabancı kaynaklarda Reichardt'ın ifadesindeki tarih 28 Ağustos olarak bildirilmiş. Her durumda ifadedeki çelişkiler hemen sırıtıyor. Noter tasdikli ifadelerini verdiklerinde yaşlarının ortalama 70 olduğunu tahmin edersek bulutların şeklini şemailini sayısını bile ayrıntılı bir şekilde hatırlayan Reichardt ve arkadaşları ne yazık ki tarihi taburun adını hatta yerini bile yanlış söylüyorlar. Norfolk taburları Gelibolu'da bulunduğu müddet içinde 60 rakımlı tepe -Bombatepe- mevkiinde görev yapmadılar. Bombatepe olayın geçtiği Küçük Anafarta Ovası Kükürtlüpınar bölgesinin neredeyse 5-6 km. güneybatısında kalıyor. 250 kişiyi bulutun (ya da bulutların) alıp götürmesinin şahidi herhalde çok daha fazla kişi olmalıydı.

Muhtemelen ilgili taburda kralın yakın arkadaşı olan subaylar da bulunduğu için "giden dönmedi" vs. muğlak ifadeler kullanan Hamilton bilerek ya da bilmeyerek bu spekülasyonlara kapı açtı.

Oysa yukarıda da belirttiğimiz gibi taburun önemli bir kısmı tekrar birliğine katıldı. Cesetlerin çoğu Türk tarafında kaldığı için doğal olarak ancak mütarekeden sonra bulundu. Olay İngiliz komuta heyetinin arka arkaya yaptığı hatalara kurban gitmiş her iki yanı korumasız halde Türk ateşiyle karşı karşıya kalmış bir taburun öyküsüydü sadece. Tıpkı Gelibolu'da yok olma noktasına gelmiş diğer bir çok Müttefik taburu gibi.

Daha üzücü olanı doğru olmadığı her yönüyle belli olan bu bilgileri hiçbir araştırma yapmadan Çanakkale Muharebelerini anlatan bir çok esere konulması menkıbeleştirerek uhrevî bir hava verilmesi kuşkusuz.

Bu felaketin baş müsebbibi olan Albay H. Beauchamp'ın ise yabancı kaynaklarda öldüğü cesedinin bulunamadığını belirtiliyor. Oysa Milli Savunma Bakanlığı'nın Çanakkale Zaferi'nin 84. Yıldönümü için çıkardığı albümde Norfolk tabur komutanının Kızılhaç'a bilgi vermek amacıyla düzenlenmiş 16 Ocak 1916 tarihli esaret belgesi bulunuyor13. Ancak daha sonra akıbetinin ne olduğunu bilmiyoruz.

Norfolk Taburunun başına gelenler 1999 BBC yapımı “All the King’s Men” adlı filme konu olmuştur. Türkiye'de oynatılmadığı için bir ayrıntılı yorum yapmamız söz konusu değil. Filmde Beauchamp dahil bütün İngilizlerin (esir alınmak yerine) enselerine kurşun sıkarak öldürüldüğü iddia ediliyor. Oysa daha önceden de anlatıldığı üzere bu taburdan herkesin öldürülmesi söz konusu değil. Önemli sayıda yaralı birliğine geri dönüyor. “All the King’s Men” ile ilgili en ayrıntılı eleştirilerden birini yazan İngiliz araştırmacı Rayner filmin bir çok açıdan tarihsel gerçeklere uymadığını özellikle de İngiliz askerlerinin tamamının kafa ya da enselerinden kurşunlandığını gösteren hiçbir kanıt olmadığını belirtiyor.14


Norfolk Taburu ile ilgili yeni araştırmalar mutlaka yapılacak yapılmalı da. Öyle görünüyor ki ulaştığımız her yeni bilgi hem "Norfolk Olayı"nın üzerindeki hem de kafamızdaki sis bulutlarını biraz daha dağıtacak.


Bu çalışma Yeditepe Yayınevince yayımlanan Yakın Tarih İncelemeleri-1 Çanakkale kitabındaki “Bir Bulut Hikayesi” adlı çalışmamın kısaltılmış halidir.

Dr. Tuncay Yılmazer

Dipnotlar
1 Hamilton I. “Çanakkale Savaşları Raporu” Yayına Hazırlayan: Yard. Doç. Dr. Ahmet Altıntaş Çanakkale OMU Atatürk ve Çanakkale Savaşlarını Araştırma Merkezi Yayınları 1999 s: 73-74
2 Hamilton I. Gelibolu Günlüğü Hürriyet Yayınları İstanbul 1972 s:237
4 Aspinall-Oglander C. Gelibolu Askerî Harekâtı Askeri Matbaa İstanbul 1940 Cilt 2 s: 307-308
7 Steel N. – Hart P. Defeat at Gallipoli Pan Books Londra 2002 s: 278
8 Osmanlı Belgelerinde Çanakkale Muharebeleri Cilt II s: 65-66 Belge No: BOA HR. MA 1144/55 Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Yayınları Başbakanlık Basımevi Ankara 2005.
9 Osmanlı Belgelerinde Çanakkale Muharebeleri Cilt II s: 136-137 Belge No: BOA HR. SYS 2218/36 ayrıca bkz. BOA HR. SYS 2219/10 Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Yayınları Başbakanlık Basımevi Ankara 2005.
10 Rayner D. “The Sandringhams at Suvla Bay” Reprinted from Stand to! The Journal of The Western Front Assocation ( No: 58 April 2000)
11 Rayner D. a.g.m.
12 İngiliz Taburunun Akıbeti Tarih ve Düşünce Dergisi Ağustos 2003 s: 57. (Çanakkale Muharebeleri'ni kahramanlık menkıbeleriyle anlatan Türkiye'de yayınlanmış birçok kitapta da benzer ifadeler mevcuttur. Tarihler farklılık gösterir. En önemli savaş alanı rehber kitaplardan biri olan Gallipoli A Battlefield Guide'ta (Taylor P. Cupper P. Kangaroo Press) ise iddianın çıkış noktasının Sun-Herald Sydney gazetesinin 29 Temmuz 1973 tarihli Regiment Vanished in Cloud: Ufo Claim haberi olduğu belirtiliyor.
13 Çanakkale 1915 Albümü Milli Savunma Bakanlığı Ankara 1999.
14 Rayner a.g.m
 
Geri
Yukarı