Ordu Göreve'nin organizatörü Haberal

ibrahimyzci

Moderator
Üçüncü ''Ergenekon'' iddianamesinde, şüpheli, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın, ''Ergenekon Silahlı Terör Örgütü''nün karar mekanizmasında yer alan üst düzey yönetici konumunda bulunduğu iddia edildi.

Haberal'ın Cumhuriyet Çalışma Grubu kararları doğrultusunda planlanan ''Cumhuriyet'e Saygı'' mitinglerinde diğer rektörlerle birlikte hareket ettiği, ''ordu göreve'' pankartlarının açıldığı mitinglere iştirak ettiği, birçok siyasi liderini bir araya getirip, ''Ergenekon Silahlı Terör Örgütü''nün amaçları doğrultusunda organize edip yönlendirmeye çalıştığı ifade edildi.

Telefon konuşmalarında, hükümetin devrilmesi gerektiğinden bahsettiği öne sürülen Haberal'ın Mustafa S. ile yaptığı görüşmede ''köprüyü geçene kadar, aradaki siyasal kavgaların ortadan kaldırılması'' yönünde talimat verdiği, aynı siyasinin ''Ben başbakan olacağım ama benim başbakanım da sizsiniz'' hitap ve övgüsüne mazhar görüldüğü, ordu komutanlığı yapmış Ahmet Hurşit Tolon'un' ''Emredin gece 3'te kapınızdayım'' şeklindeki sözlerinden Mehmet Haberal'ın ''Ergenekon Silahlı Terör Örgütü''nün karar mekanizmasında yer alan üst düzey yönetici konumunda bulunduğu iddia edildi.

İddianamede telefon görüşmesi kayıtlarına yer verilen Haberal'ın, Ergenekon silahlı terör örgütü üst düzey yapılanmasında görevli şüphelilerden, Mehmet Şener Eruygur, Doğu Perinçek, Ahmet Hurşit Tolon, İlhan Selçuk, Kemal Yalçın Alemdaroğlu, Tuncay Özkan, Mustafa Özbek, Tuncer Kılınç ile örgütün medya yapılanması içerisinde bulunan, şüpheliler Mustafa Ali Balbay, Güler Kömürcü, Ergun Poyraz, İsmail Yıldız, Ercüment Ovalı ile örgütsel irtibatlarının bulunduğu tespit edildiğine yer verildi. İddianamede, yine şüphelinin aynı günlerde yurt dışına kaçan ve halen firari olarak aranan ve o tarihte Miami'de olduğu belirten şüpheli Bedrettin Dalan ile 9 Ocak 2009 tarihinde yaptığı görüşmesiyle irtibat halinde bulunduğunun anlaşıldığı bildirildi.

İddianamede, ''Ergenekon Silahlı Terör Örgütü''nün ''Sarıkız' isimli darbe planı kapsamında, Jandarma Genel Komutanlığında, dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener Eruygur başkanlığında, rektörlerle bir toplantı düzenlendiği, bu toplantıda mevcut Hükümetin icraatları ve irtica ile ilgili konuların konuşulduğu, toplantı sırasında 15-20 rektörün ''Kubilay'' olmaya hazır olduklarını söylediği ve 25 Ekim günü rektörler ve öğretim görevlilerinin Anıtkabir'e gitmesinin kararlaştırıldığı anlaşıldığı da kaydedildi.

İddianamede, ''19 Ekim 2003 günü yapıldığı anlaşılan bu toplantıda alınan karar gereği 25 Ekim 2003 günü gerçekleştirilen ''Cumhuriyete Saygı Mitingi''ne katılan Haberal'ın, ''ordu göreve'' pankartının açıldığını görmediğini, miting için herhangi bir talepte bulunmadığını, beyan etttiği ancak, Cumhuriyet Çalışma Grubunca alınan kararlar doğrultusunda, yürüyüşün yanı sıra bazı üniversite rektörlerinin, değişik zamanlarda yürütme organı ile ilgili açıklamalar yaptığı ve bu açıklamalarla kamuoyu oluşturarak yapılması planlanan darbenin zemininin oluşmasını hedefledikleri, Haberal'ın hem üniversite rektörü hem de televizyon kanalı sahibi olarak ''Ergenekon Silahlı Terör Örgütü''nün amaçlarına uygun olarak bu kapsamda faaliyette bulunduğu, örgüt kararları doğrultusunda yapılması planlanan eylemlere katıldığı, yürütme ve yasama organlarını devirmeye teşebbüs eylemlerine iştirak ettiği iddia edildi.

Milli İktidar Harekatı (MİH) adı altında oluşturulan yapılanma çerçevesinde toplantılar düzenlendiği ve bu toplantıya katılan kişilerin mesleklerine göre ayrıldığına yer verilen iddianamede, ''Generaller'' başlığı altında ise ''Org. Tuncer Kılınç, Tümg. A. K, Org. Hurşit Tolon, Org. Şener Eruygur'' şeklinde isminin geçtiği, ayrıca örgüt üyelerinden Güler Kömürcü, Doğu Perinçek, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan'ın da isimlerinin geçtiği ifade edildi.

İddianamede, elde edilen örgütsel dokümanlardan, ''Cumhuriyet gazetesinin yeniden yapılandırılması'' başlıklı dokümandaki kararlar doğrultusunda şüpheli Mehmet Haberal'ın tüm bu faliyetlere iştirak edip bu toplantıların çoğuna katıldığı, bunun Doğu Perinçek'in telefon görüşmesinden anlaşıldığı kaydedildi.

-ELDE EDİLEN BAZI DOKÜMANLAR-

İddianamede, Haberal'ın çalışma masası ve bilgisayarında ele geçirilen dokümanlar arasında ''Prof. Dr. Mehmet A. Haberal-Rektör'' ibareli ''Sayın E. Org. İsmail Hakkı Karadayı - Muhterem Paşam istemiş olduğunuz Faruk Demir'in CD'lerini gönderiyorum, hürmetlerimle'' yazılı 1 sayfalık doküman sıralandı.

''Belgeler, Dinleme Kayıtları, İlişkiler 07.04.2008'' ibareli ve arka sayfaları el yazmalı 14 sayfa bilgisayar çıktılarının dökumanlar arasında yer aldığı iddianamede ''Bakanlar'' ibaresi ile başlayan 10 sayfalık isim listesinin içeriğinde Bakanlar, Toparlayıcı Eksen, Akademi, Bürokrasi, Yazar-Fikir adamı, Medya, İş Dünyası, Hukuk, E. Asker, Kadın Hareketleri başlıkları altında Mustafa Özbek, Şener Eruygur, Doğu Perinçek, Erol Manisalı, Emin Gürses, Tuncay Özkan, Mustafa Balbay, Vedat Yenerer, Sabih Kanatoğlu, Hurşit Tolon ve Tuncer Kılınç isimli kişilerin isimlerinin bulunduğu kaydedildi.

Bir diğer dokümanda ise ''Yeni bir Türkiye için yeni bir siyaset ve bir oluşuma ilk adım'' ibaresi ile başlayan, 27.08.2001 tarihli'' Mehmet Haberal müracaat sahibi ibaresiyle son bulan, bilgisayar çıktısı doküman içeriğinde de ''Yeni bir Türkiye için yeni bir siyaset ve bir oluşuma ilk adım'' başlıklı Yaşar Nuri Öztürk ve Yaşar Okuyan imzalı siyasi içerikli bildiri, devam eden sayfalarda başlık ve imza kısmı bulunmayan bir mahkemeye ait olduğu değerlendirilen duruşma tutanakları fotokopileri yer aldığı belirtildi.

İddianamede, ''Milli Egemenlik Hareketi'' imzalı bildiri ve 11-22 arasında numaralanan bilgisayar çıktısı dokümanda Doğu Perinçek, Anıl Ç, Emin Gürses, Erol Manisalı, Güler Kömürcü, Hurşit Tolon, Mehmet Haberal, Mustafa Balbay, Mustafa Özbek, Sabih Kanadoğlu, Şener Eruygur, Tuncer Kılınç, Vedat Yenerer, Yaşar H, Tuncay Özkan ve Ümit Ö, isimli kişilerin yer aldığı öne sürüldü.

İddianamede, ''Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası''ndan 23 Kasım 2000 tarihli Mehmet Haberal'a hitaben imzalı ve mühürlü yazılmış Haberal'ın locaya üyeliği ve aidatlar ile ilgili yazıya da dokümanlar arasında yer verildi.

''Milli Egemenlik Hareketi'' başlıklı ''Yol Haritası-Taslak'' ibaresi ile başlayan ''Muğla'' ibaresi ile son bulan 5 sayfa bilgisayar çıktısı doküman içeriğinde, söz konusu hareketin programının yazıldığı programda izlenecek yolun tarih tarih belirtildiği savunulan iddianamede, 6 Temmuz 2008 tarihinde 20 ilde Hukuka Saygı mitinglerin düzenleneceği, belirleyici kurul içerisinde Hurşit Tolon ve Tuncay Özkan'ın da isim listesinde bulunduğu, Halk Karar toplantılarının yapılacağı illerin belirlendiği bilgisayar çıktısının bulunduğu belirtildi.

Dokümanlar arasında, ayrıca üzerinde Fethullah Gülen yazısı bulunan dosya haline getirilmiş doküman içeriğinde, ''Fetullahçılara ait'' olduğu iddia edilen kurum ve kuruluşlarla ilgili bilgilerin olduğu da kaydedildi.

İddianamede, ''Değerli Büyüğüm'' ibaresi ile başlayıp Gürbüz Evsen ibaresi ile son bulan bilgisayar çıktısı dokümanda ise Gürbüz Evsen tarafından Mehmet Haberal'a gönderildiği değerlendirilen e-mail çıktısı içeriğinde, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ile görüşme esnasında çekmiş olduğu sıkıntıları dile getirdiği yazıya da yer verildi.

-HABERAL'IN BLOKNOTUNDAN-

Savcılık iddianamesinde, Haberal'ın çalışma masası üzerinde bulunan dokümanlar arasında yeşil renkli, Başkent Üniversitesi Ankara Turkey Meteksan ibareli Bloknot defter içeriğinde ise ''Akşam saat ??:30'da Necmettin beyi evinde ziyaret ettim. Bir saatten fazla görüştük. Anladım ki kendisine büyük haksızlık yapılmış. Ona da bütün imkanlarımı kullanacağımı söyledim. Sayın Necmettin Erbakan bugün ülke için önemli olduğu (maalesef bu noktaya geldik) ortaya çıktı. (20.sayfa) (15.2.2007) İstanbul Hastanesinin davetiyesini Süleyman Beye götürdüm. Bu arada yine ülkemizi konuştuk. Daha önce ??? ??? geldi. Erkan Mumcu'yu ??? ettiğini, Mesut Yılmaz'ın Süleyman Beyle görüşeceğini söyledi. Durumu Süleyman beye anlattık. (Mesut Yılmaz gelsin görüşelim) dedi. Artık herkesin bizim ??? söylediğimiz noktaya geldiğini belirttim'' ibarelerinin yer aldığı, günlük şeklinde tutulmuş beyanların bulunduğu belirtildi.

-''ECEVİT'E YANLIŞ TEDAVİ UYGULANDIĞI'' İDDİASI-

İddianamede, Ergün Poyraz adlı kişinin dijital verilerindeki ''cinayet'' isimli belgede, Mehmet Haberal başlığı altında, özetle şüphelinin, ''Ankara Doğuş Locası 424 nolu üyesi masonlarından olduğu, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in rahatsızlığında yanlış tedavi uygulamakla suçlandığı, üniversite ile hastanenin yapımı için aldığı 60 milyon dolarlık krediyle Hazineyi zarara uğrattığı'' ifade edilerek, TBMM Yolsuzlukları Araştırma Komisyonunun hakkındaki usulsüzlük suçlamasına ilişkin raporuna yer verildiği kaydedildi.

İddianameye göre, sözkonusu belgede, Bülent Ecevit'in 2001 yılında bazı çevreler tarafından görevden uzaklaştırılarak, yerine Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın getirilmek istendiği, ancak Özkan'ın bunu kabul etmediği, 4 Mayıs 2002'de Mehmet Haberal'ın rektörü olduğu Başkent Üniversitesine kaldırılan Bülent Ecevit'e bağırsak iltihabı teşhisi konulduğu, bir gün sonra hastaneden çıkan Bülent Ecevit'in Oran'daki konutunda dinlenmeye çekildiği, iki gün sonra ise evde sırtını çarpması sonucu kaburgasının kırıldığı açıklamasının yapıldığı, 17 Mayıs 2002'de Başbakan'ın doktoru Prof. Turgut Zileli ve Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Mehmet Haberal'ın Başbakanlık Konutu'nda Ecevit'i muayene ettiği, kapsamlı bir chek up yapılması için ikna ettikleri, yeniden aynı hastaneye kaldırıldığı ve burada kaldığı 11 gün sonunda durumunun daha da kötüleştiği, 27 Mayıs 2002'de 11 gün kaldığı Başkent Hastanesinden çıkarak evine gittiği ve Başkent Üniversitesinden gelen doktorları kabul etmeyerek Demiryolları Hastanesinde çalışan Ortopedist Dr. Mücahit Pehlivan tarafından tedavisine devam edildiği bilgisine yer verildiği ifade edildi.

Bu belgeye göre, o dönemde, DSP Grup Başkanvekili olan Emrehan Halıcı tarafından Bülent Ecevit'in 11 Temmuz 2002'deki son randevuya gitmemesinin nedeni olarak ''Gitseydi, kendisine çürük veya iş göremez raporu verilecek ve bu rapora dayanılarak başbakanlıktan düşürülecekti'' şeklinde beyanlarda bulunduğu, o dönemde, Ecevit'in koruma amirliğini yapan Recai Birgün tarafından yapılan açıklamalarda ''Dünyada tedaviyi kesip de ayağa kalkan tek insan Sayın Bülent Ecevit'ti. Ne zaman tedavi kesildi, ayağa kalktı. O gün yaşananlara da 57. Hükümete yapılan operasyonun bir parçası olarak baktık. 57. Hükümetin iktidardan düşürülmesi için yapılan bir operasyondu'' şeklinde beyanlarda bulunduğunun anlaşıldığı belirtildi.

-RECAİ BİRGÜN'ÜN İFADELERİ-

İddianameye göre, tanık Recai Birgün, 29 Nisan 2009 tarihinde Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ifadede, Ecevit'in koruma müdürü olduğu dönemde, hastaneye ilk gittikleri gün Ecevit'e ilerlemiş yaşına rağmen hastanede birçok tetkik ve tahlil yapıldığını, ciddi bir şekilde yorulan Ecevit'in Haberal tarafından gazetecilere açıklama yapmaya zorlandığını anlattı. O dönemde, medyada sürekli Ecevit'in hasta olduğu, devleti yönetemeyeceği şeklinde yoğun propaganda amaçlı haberler çıktığını, hatta Ecevit'siz ve MHP'siz hükümet formüllerinin konuşulduğunu savunan Birgün'ün, Bülent Ecevit evinde istirahatten iken o dönem ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olan Kemal Derviş'in 13 gün ortadan kaybolduğunu, Başbakan dahil kendisinden kimsenin haber alamadığını, nerede olduğunun, ne yaptığının bugün dahi hala sır olduğunu belirttiği ifade edildi.

İddianameye göre, o dönemlerde Amerika'nın Türkiye üzerinden Irak'a müdahale edilmesine dair yoğun bir baskı olduğunu, Başbakan'ın bu müdahaleye karşı çıktığı için kendisine karşı Hükümetin değiştirilmesi gibi birçok formüller gündeme getirildiğini, hatta Amerika'da Bush ile yaptığı görüşme sonrası 'Amerika'nın niyeti Saddam'ın kellesini almak ama biz Amerika'nın Irak'ı işkaline karşıyız'' şeklinde açıklama yaptığını hatırladığını, o günlerde 1,5 saatlik görüşmelerinde 3 kelime sürçü lisan etmiş ise birçok medya organının bu görüntüleri sürekli verip Başbakan'ın vazife göremez olduğu iddialarını sürdürdüklerini söyleyen Birgün, aynı tarihlerde Tansu Çiller'in, (Amerika Irak'ı işgal edecek ben de başbakan olacağım) şeklinde televizyonlara açıklama yaptığını, Cengiz Çandar'ın da 30 Kasım 2001 tarihinde (Eğer bir gün Amerika Irak' ı işkal edecek olursa, o gün Bülent Ecevit Başbakan olarak bırakılmayacak'' şeklinde yazı yazdığını, daha sonra da Başbakan'ın hastalığı iyileşmiş olduğu halde sürekli devletin çok önemli işleri için görevi yapmasına tıbbi olarak önlemeye çalıştıklarına yönelik şüphelerinin yoğunlaştığını ifade etti.

İddianamede yer alan ifadelere göre, başbakanın hastalık dönemi ile alakalı tıbbi boyutu bilemeyeceğini, ancak kendi yaşadığı ve gördüğü kadarı ile doktorların anlattığı kadar ağır bir hastalığının olmadığını, tedavi kesilince çok kısa sürede iyileşen dünyadaki ender kişilerden biri olduğunu dile getiren Birgün, bu konudaki beyanları sebebi ile Mehmet Haberal ve 13 doktorun kendisi hakkında ceza ve tazminat davaları açtıklarını, tazminat davalarının halen devam ettiğini, ayrıca anlattığı olayları doğrulayacak haberlerin 2001-2002 yıllarındaki gazetelerden anlaşılabileceğini belirtti.

-''ERDOĞAN'I DA HABERAL'A GÖTÜRMEK LAZIM''-

İddianamede şüpheli Yalçın Küçük'ün bilgisayarında ''Dördüncü Bölüm Saralı Ülke'' isimli belgede ''Öyle sanıyorum, Recep Erdoğan'ı da Haberal'a götürmek gerekiyor, Ecevit misali, hastaneden kaçmaması için de Aytaç Paşa'nın jandarmalarından ikisini kapıya dikmek yerindedir. Bilemem, iş doktorluktur ve Erdogan için 'çalışamazlık' raporu almak mümkündür. Memleketin ali menfeatları bu noktadadır'' şeklinde ifadelere de yer verildiği belirtildi.


AA
 
Geri
Yukarı